Talepler ise belirli ürünler için ödeme gücü ile desteklenen istekler oluyor. Birçok insan son model en pahalı arabalardan istese de ancak çok azının almaya gücü yetiyor ve çoğu insan çok daha ekonomik bir arabayı talep ediyor. Giyinme bütün insanlar için bir ihtiyaçken, pek çok insan sadece göğsünde taşıdığı markadan dolayı son derece pahalı bir gömleği almak isteyebiliyor. Ancak çok az sayıda insan, alım gücü yettiği için bu pahalı gömleği talep edebiliyor ve satın alıyor. İşletmeler genellikle kaç kişinin ürünlerini istedikleri üzerinde dururken, daha önemli bir konuyu; sundukları ürün ve hizmeti kaç kişinin alabilmeye gücünün yettiğini gözde kaçırıyorlar.
Kişinin ihtiyaçları, sahip olma güdüsü ile tetiklenen ve kendi kendine yarattığı isteğe dönüşebiliyor ve kişinin kendi boynuna bağladığı bir zincir olabiliyor. Kişiler istedikleri pek çok şeye sahip olunca mutlu olacaklarını düşünüyorlar. Oysa ki çok az insan mutluluğun istediği pek çok şeye sahip olmakla değil, çok az şeye ihtiyaç duymakla paralel olduğunun farkına varıyor. Öyle ya, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan insanlara, nasıl boyunduruk vurulabilir?
İhtiyaçtan doğan bir isteğe, ancak anlamlı ve tutarlı olduğunda ve bir bedel karşılığında talep edildiğinde sahip olunabiliyor.
Adam, tanrının düşünce tarzını anlamak istiyormuş ve aklından ona sormuş;
-“Tanrım, bir milyon yıl senin için ne kadar bir süredir?”
Tanrı şöyle yanıt vermiş;
-“Bir milyon yıl, benim için 1 dakika kadardır.”
Adam sormaya devam etmiş;
-“Peki tanrım, bir milyon lira senin için ne kadardır?”
Tanrı yanıt vermiş;
-“Bir milyon lira benim için bir kuruştur”
Adam dayanamamış;
-“Tanrım paraya çok ihtiyacım var; acaba istesem bana 1 Milyon lira verir misin?” demiş.
Tanrıdan yanıt gelmiş;
-“Elbette! Bir dakika bekle!.”